Glutatyon: Nedir, Vücudumuzda Neden Azalır?

Glutatyon Nedir?

Glutatyon, tüm canlılarda bulunan küçük bir moleküldür. Glisin-Sistin-Glutamik Asit birleşmesi ile oluşur. İnsanların tüm hücrelerinde, doğal olarak bulunur.

Hücrelerin yaşam döngüleri ile yakından ilişkilidir. Bir hücrede glutatyonun tükenmesi hücrenin ölümüne neden olur.

Bu yönü sebebiyle uzun yıllar boyunca ölümsüzlüğün sırrı olduğu düşünülmüştür. Bu konu hakkında birçok çalışma yapılmış ve halen devam etmektedir.

Tüm hücrelerde, yüksek miktarda glutatyon bulunur. Hücreler kendi glutatyonlarını üretebilirler ancak bu özellik yaş ilerledikçe azalır. Özellikle 45 yaşından sonra glutatyon üretiminin çok hızlı azaldığı gözlemlenmiştir.

Antioksidan Özelliği

Glutatyonun bilinen en önemli özelliği antioksidan aktivite göstermesidir.

Antioksidan gücü (elektron verme-serbest radikal yakalama) vücutta üretilen maddeler arasında en yüksek olanıdır.

Bu güç, her hücrede yüksek sayıda bulunma özelliği ile birleşince, insan vücudundaki en önemli antioksidan haline gelmesini sağlar.

Vücudumuzda En Çok Bulunduğu Yerler

İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunduğu yer karaciğerdir. Karaciğerden sonra dalak, böbrek, göz merceği, eritrosik (alyuvar) ve lökosittir (akyuvarlar).

Karaciğerde çok fazla miktarda bulunduğu için karaciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılması ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır.

Azalmasına Sebep Olan Etkenler

Glutatyon, insanda stresten kaynaklı serbest radikaller ile mücadele eder.

Stresin arttığı durumlarda, serbest radikaller (toksinler) arttığı için glutatyon miktarı azalmaya başlar.

Glutatyon miktarının azalmasına sebep olan başlıca stres kaynakları:

  • Radyasyon
  • Viral hastalıklar
  • Ev kimyasalları
  • Ağır metaller
  • Yanıklar
  • İnflamasyon

Stres kaynaklarına bağlı glutatyon azalması, glutatyonun bu kaynaklardan gelen zararlı maddeleri etkisiz hale getirmesinden ileri gelir.

Zararlı maddeler etkisizleştirilirse bile, stres devam ettiği için, yani zararlı maddeler geldiği sürece glutatyon miktarı azalmaya devam eder. Glutatyonun azalması ve bitmesi ile hücre ölümleri gerçekleşir.

Zehirli maddeler ile glutatyon ilişkisine ters yönden bakıldığında ise tedavi amaçlı kullanılır. Vücutta yoğun stres, zehirlenme ve çeşitli hastalıklardan dolayı serbest radikallerin oranı çok artar. Böylece vücudun kendi ürettiği glutatyon yeterli olmayabilir. Bu durumda dışarıdan verilecek olan takviye glutatyon ile vücudun zehirli maddeleri temizlemesine destek olmak mümkündür.

Kullanım Alanı

Bilinen birçok zehirlenme çeşidinin antidotu olarak glutatyon kullanılmaktadır.

Kullanıldığı diğer durumlar ise;

  • Yanık tedavisi
  • Karaciğer hastalıklarının tedavisi
  • Kemoterapi ve radyoterapiye bağlı olumusuz etkilerin azaltılması
  • Egzama
  • Kornea hastalıklarının tedavisi

Glutatyon insan vücudunda üretilebilir ancak üretimi çok sıkı bir kontrol altındadır.

Glutatyon miktarı arttığı zaman, vücuttaki hücrelerin içindeki glutatyon üretimi durdurulur. Bu şekilde vücut içerisinde aşırı miktarda glutatyon olması engellenmiş olur. Bu sıkı kontrol sisteminin sebebi, vücudun kendisini kanserden korumasıdır.

Eğer vücut içerisinde ihtiyaçtan daha fazla glutatyon olursa ve buna rağmen bir hücre glutatyon üretmeye devam ederse hücre kanserleşir.

Glutatyon, antioksidan özelliğinden dolayı çok önemli bir hücre koruyucudur. Bu nedenle glutatyon eksikliği çok ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Özellikle gözlerin güneş ışığı ve ekran radyasyonundan korunması ile karaciğerin alkol ve ilaçların zararlı etkisinden korunmasında birincil önceliktir.

Glutatyon, gösterdiği etkilerden dolayı birçok klinik çalışmaya konu olmuş bir maddedir. Özellikle yoğun bakım ünitelerinde yatmakta olan hastalar ile yapılan birçok çalışma vardır.

Glutatyonun gösterdiği etkilerden dolayı yoğun bakım hastalarının iyileşme sürelerini kısalttığı (daha hızlı iyileşme) fikrinin bir dönem çok fazla üzerinde durulmuştur.

Yapılan denemeler sonucunda damar yolu ile verilen glutatyon ile ağır hastaların daha hızlı toparlandığı ve ikincil hastalıklara daha az yakalandıkları tespit edilmiştir.

Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar yoğun bakımda yatma süresinin kısalmasına rağmen damar yolu ile glutatyon alan hastaların 2-8 gün ve 6 ay sonundaki ölüm oranlarının arttığını göstermiştir.

Bu yeni çalışmalar sebebiyler yoğun bakımdaki hastalarda damar yolu ile glutatyon verilmesi daha fazla bilimsel çalışma yapılmadan tavsiye edilmemektedir.

Glutatyonun güçlü antioksidan aktivitesinden dolayı son yıllarda damar yolu ile bağışıklığı güçlendirmek için  kullanılmaya başlanmıştır. Damar yolu ile glutatyon verilmesi hakkında yapılan çalışmalar bu kullanım şeklinin hatalı olduğunu göstermiştir.

Damardan verilen glutatyon çok hızlı bir şekilde kendisini oluşturan 3 amino asite ayrılır. Bu amino asitler ise karaciğerde parçalanıp hızlı bir şekilde vücuttan atılırlar.

Yapılan çalışmalarda damardan glutatyon verildikten 30 dakika sonra kan dolaşımında herhangi bir glutatyon artığına bile rastlanmamıştır.

Damar yolu ile glutatyon verilmesinin sebebi, oral olarak alınan glutatyonun bağırsaklardan emiliminin çok az olduğunun düşünülmesidir.

Son zamanlarda yapılan yeni çalışmalar glutatyonun ince bağırsaklardan emiliminin yüksek olduğunu göstermiştir. Özellikle lipozomal glutatyonun çok yüksek bir oranda bağırsaklardan emildiği gözlemlenmiştir.

Sadece 4 hafta boyunca günde 250 mg. lipozomal glutatyon kullanan kişilerde yapılan testlerde kandaki, hücrelerdeki, alyuvar ile akyuvarlardaki ve karaciğerdeki glutatyon depolarının doldurulduğu görülmüştür.

Oral olarak glutatyon kullanımı sonucu cilt renginde açılma, cilt lekelerinde ve kırışıklılarda azalma da gözlemlenmiştir.

Bu sonuçlar nedeniyle özellikle uzak doğuda cilt rengini açmak ve lekeleri gidermek için oral glutatyon kullanımı artmıştır.

Glutatyon hakkında birçok yeni çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalar sonrası, gelecekte, hem cilt üzerine etkileri hem bağışıklık sistemi güçlendirme hem de karacğer ve kanser hastalıklarının tedavilerinde glutatyon kullanımının artacağı düşünülmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu